KÖŞEDEKİ BEN

By Anastasiya Shantanova - 10:32




  Bir tarih oturuyor karşımda. Yüzünde yılların bıraktığı derin izler var fakat yıllanmış bir şarap gibi adeta. Temiz bir güzelliği var, gözlerind ehala umut var. Sevginin ince kırıntıları geçiyor belki de gözlerinden. Yılların yorgunluğu, yaşanmışlık hikayeleri...


  Az önce geldi bulunduğum bu kafeye. Asilce bir tur attı. Güneş girmeyen bir ev hayal edin. Ve o eve bir şekilde güneş ışınlarının girmeye başladığını hissedin. Tıpkı onun gibi bir aydınlanma yaşadı bu yeni yetme beton parçası. Etrafına baktı sonra, bakındı biraz daha.  Düşünceli gözleri etrafına meraklı bakışlar fırlatıyor sanki.


   Kahvaltısını istedi ve tüm alanı gören boş bir masaya oturdu bu güzel ve zarif bayan. Belki de yaşından gerek, silinen masasının bir daha silinmesini rica etti sevgiyle. Bir şişe soğuk su istedi sonra.


   Kahvaltısı geldiğinde yüzünde oluşan gülümseme saf mutluluktu. Onu gördüğünüzde emin olabilirdiniz. Açık kumral saçları canlanmış, yılların güzel cildinde bıraktığı derin yarıklar kaybolmuş ve adeta on sekizine dönmüş, cilveli bir kız çocuğu oluvermişti. Saf güzelliği eşsiz bir şekilde ortaya çıkmıştı. Sonra bir anda, gözlerinden bir gölge geçti.  Düşünceli yapısı ortaya çıkmış, kaşları çatılmıştı. Şimdi de asıl yaşını ele verir hale gelmişti. Güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olsa da o uçsuz bucaksız gökyüzü mavileri... Anlatılacak, yaşanacak çok şey var belli ki. Hala ayakta olan vücudu yaşamaya hazır.


   Kahvaltısını diğer insanların aksine yavaş yavaş yapıyor. Tadını çıkarıyor belki de. Düşünüyordur herhalde, belki maziyi, belki de ekmeğine usulce sürdüğü reçelin ne kadar hoş olduğunu. Parmağına bulaşan tereyağını yavaşça sildi, o anki göz göze gelişimiz bile beni sebepsizce heyecanlandırıyor.


   Etrafta koşturan çocukları izliyor, ekmeğini yerken. Bakıyorum, çayı hala dolu. Çok sıcak içemiyor belli ki. Herkesi tek tek inceliyor o da, tıpkı benim onu incelediğim gibi. Bana baktığını hissedebiliyorum ben bu yazıyı yazarken. Belki de onda kendimi gördüğümdendir, büyük bir sevgi besliyorum.


   Etrafımda genç, hırsları olan o kadar çok insan var k... Çayını dikti kafasına. Yüzünde tekrar on sekizlik gülümsemesi oluştu. Ağzını usulce sildi ve ikinci çayını rica etti.  Kırışıklıklarının arasında derin bir gamze var.


   Karşılıklı köşelerde oturuyoruz. O hayatın sonunda ben de başında. O bana bakıyor, ben de ona.
Bibirimizi görüyoruz gözlerimizde. O geçmişini, ben ise geleceğimi. Tıpkı benim gibi gamzeli, ve sıcak bir çayı içmeye çalışırkenki kadar telaşlı, mutlu ve bir o kadar da yorgun.


  Yaşanmışlıklar, bizi biz yapan şeyler değil midir zaten?


                                                                                          - Anastasiya SHAN


  • Share:

You Might Also Like

0 yorum


İletişime Geç !

Ad

E-posta *

Mesaj *